top of page

Prof.Dr. İbrahim ÖZTEK

KONUŞMA USUL VE ADABI

-Bir toplantıda, toplum içinde konuşurken, elverişli durumlarda ayağa kalkarak konuşmanın önemi vardır. Bu önem,  izleyenlere karşı saygının ifadesi olarak algılanır.

-Konuşurken dik durun. Dinleyenlerin gözlerinin içine bakın. Derinlikleri görün. Siz konuşurken, insanların size olan kaçamak bakışları, mimik ve jestlerini kontrol edin.

-Ellerinizi ceplerinize sokmayın. Laubalilik olarak algılanabilir. Önünüzde masa varsa ellerinizi masanın üzerine koyun. Bir elinizde not kağıdınız, defteriniz veya aksessuar olarak bir kalem bulundurun.

-Beden dilini, el kol işaretini aşırılığa kaçmamak üzere kullanabilirsiniz. Elinizdeki kalem, gözlük gibi araçlar da vücut dilinin bir parçası olabilir.

-Konuşacağınız konuyu kağıda yazmışsanız; konuyu birkaç kez okuyarak konunuza hakim olunuz. Elinizdeki kağıda yalnızca konu başlıklarını hatırlama açısından bakarsanız iyi olur. Yoksa: kağıda yazmış gelmiş, kağıttan okuyor gibi tenkitlere maruz kalırsınız.

-Konuşurken eeeee, hıııı gibi nidalar çıkarmamaya çalışınız.

-Ağzınızla, burnunuzla, saçınızla oynamayınız, kaşınmayınız.

-Konuyu anlatırken kişi isimlerini sıralamayınız. Kişiler için şöyle dedi yerine, onlardan edindiğiniz ve önemsediğiniz fikirlere yer veriniz. Fikir sahiplerini sıkça tekrar ederseniz  kendi fikirleriniz önem kazanmaz.

-Örnek verirken kullanılan günün veya yakın tarihin politik kişilerinin görüş ve düşünceleri herkez tarafından sempatik bulunmayabilir. Fakat tarihi değere sahip kişilerin isimlerinde bir mahsur yoktur. 

-Özel konularda örnek vermek gerekirse, o konu üzerinde yapılmış araştırma ve araştırmacıları öne çıkarabilirsiniz.

-Başkasının sözünü sözlü veya mimiklerle kesmeyiniz. Yeri geldiğinde sabırla bekleyerek söz isteyiniz.

-Ben sizin söylediklerinize karşıyım., Ben size katılmıyorum deme yerine, önce konuşmacının düşünce görüş ve konuşmaları için teşekkür edin. Konuşmayı veya konuşmacıyı tenkit etmeden önce onu abartmadan övün. Sonra bilgiye ve araştırmaya dayalı görüşlerinizi dile getirin. Konuyu bu şekilde ele alanlar veya açıklamasını böyle yapanlar da mevcuttur deyin. Acaba böyle olsa daha iyi olmazmı şeklinde ifadeler kullanın.

-Siz konuşurken sözünüzü kesene, konuşmanızı kesip cevap vermeyin. Konunuzu anlatmaya devam edin. Konunuz bittikten sonra, “galiba siz bir şey soracaktınız, kusura bakmayın, sözümü henüz bitirmemiştim” veya “lütfen buyurun galiba bir sorunuz vardı, sizi şimdi cevaplandırabilirim”deyiniz.

-Konuyu anlatırken “bildiğiniz gibi”, hele hele “siz daha iyi bilirsiniz” gibi cümleler kullanmayınız. Dinleyenler daha iyi biliyorlarsa, sizin konuşmanızın önemi kalmaz.

-Konuşmaya başlarken, Saygıdeğer izleyiciler diyerek doğrudan söze başlayınız. Hazirun kelimesi dil yapımıza pek uymuyor. Uzun uzun isim makam sayarak, selam sabahı uzatırsanız, konuşmaya vaktiniz kalmaz.

-Genel bir toplantıda sizden kıdemli konuşmacı, düzenleyenlere teşekkür etmişse, size artık teşekkür düşmez. Doğrudan konuşmaya giriniz.

-Aynı şeyi tekrarlayıp durmayınız. Konunuzu kısa, öz ve net bir şekilde anlaşılır bir dille anlatınız.

-Konuşurken çok acele etmeyiniz. Çok yavaş da olmayınız. Kelimeleri yutmayınız. Bazı kelimelerin üzerine basarak konuşunuz. Sesinizin tonunu çok indirmeyiniz. Konuşmanızı herkes duyabilmelidir. Bir tarafınıza dönerek yavaş sesle yaptığınız konuşmanızı diğer taraf duymayabilir. Konuşma temponuzun yavaş bir sese dönüşmesi gerektiği hallerde; yavaş konuşmayı taklit ederek yine herkesin duyacağı şekilde hareket ediniz.

-Çocuklarınızla, torunlarınızla, öğrencilerinizle konuşunuz. Onları konuşturunuz ve dinleyiniz. Onlara konuşmayı öğretiniz. Onlar konuşurken, onların yukarılara bakmaları  onları rahatsız edecektir. Bu nedenle küçük çocukların yüz seviyesine kadar çömeliniz. Onlarla boy farkını kaldırınız. Gözlerinin içine bakınız. Sizi daha içten ve samimi bulacaklardır. Hatta konuşma sırasında her iki elinizle kollarını veya onun ellerini tutunuz. Sıcaklığınızı hissederse, o da size sıcak yaklaşacaktır.

-Çocukları büyük bir insan gibi dinleyiniz ve karşınızda büyük bir insan varmış gibi cevaplandırınız. Onun dünyası yeterince büyüktür ve sizi anlayacaktır.

-Çocukları şimdi konuşturmazsanız, konuşmayı öğretmezseniz, gelecekte konuşacak hiçbir şeyleri olmayacaktır. Kendilerini yeterince ifade edemeyeceklerdir.

-Maiyetinizdekilere de aynı uygulamayı yapınız.

-“Çocuklar konuşmaz”, “çocuk her lafa karışmaz”, “su büyüğün sus küçüğün” artık çok gerilerde kaldı.

 

Anadolu Aydınlar Ocağı Koşuyolu Muhittin Üstündağ Cad. No:31 Kadıköy İSTANBUL 

+ 90 216 345 53 84

© 2014 by

anadolu aydınlar ocağı

  • Facebook App simgesi
  • YouTube Reflection
  • Twitter App Icon
bottom of page